Mardin Ulu Cami, Mardin’de çarşı içinde, kenti doğu-batı doğrultusunda ikiye bölen ana cadde üzerinde tarihi cami.
Yapının ve minaresinin üstünde tam ya da parça halinde pek çok yazıt vardır, ama kesin bir yapım tarihi çıkarılamamaktadır. Artuklular döneminde, 12. yüzyılın sonlarında yapıldığı sanılan cami, Akkoyunlu ve Osmanlı dönemlerinde önemli onarımlar görmüştür.
Bütünüyle kesme taşla yapılmış caminin planı yaklaşık 18 m x 58 m boyutlarında enine bir dikdörtgen biçimindedir. İç mekan, iki sıra üzerinde yer alan altışar büyük ayakla mihrap duvarına paralel üç sahna ayrılmıştır. Sahınlar boydan boya uzanan beşik tonozlarla örtülüdür. Mıhrap, kıble duvarının tam ortasında değil, doğudan ikinci ve üçüncü ayakların arası hizasındadır. Kıble duvarının önündeki ve ortadaki iki salını örten tonozlar, bu ayakların arasında bir kubbe ile kesilir. Böylece gene Artuklu yapısı olan Silvan ve Kızıltepe camilerindeki çok ayaklı, enine salımlı, mihrap önü kubbeli bir plan şeması ortaya çıkar. Sekizgen kubbe kasnağına geçiş, köşelerde tromplarla sağlanmıştır. Taş kubbe, yöredeki pek çok örneği gibi hafifçe sivri ve dıştan dilimlidir.
Kıble duvarında, batıdan birinci ve ikinci ayakların arası hizasında ikinci bir mihrap, öbür bütün ayakların arası hizasında dabirer pencere (toplam beş tane) yer alır. Bu duvar dışarıdan tepeleri gene dilimli birer yanın kubbeyle örtülü dört payanda ayağı ile güçlendirilıniştir.
İç mekan, kuzey duvarındaki dört kapı ile avluya açılır. Avlunun planı da iç mekanla hemen hemen aynı boyutlardaki bir dikdörtgen biçimindedir. Çeşitli onarım ve eklemeler yüzünden özgün durumunu büyük ölçüde yitiren avluya güneydoğu ve güneybatı köşelerindeki birer kapıdan girilir. Özgün durumunda avlunun kuzey kenarı boyunca bir revakın bulunduğu anlaşılmaktadır. Birbirlerine sivri kemerlerle bağlı ayaklar ve bunların arkasındaki çapraz tonozlarla örtülü gözlerden oluşan revakın bugün ancak doğu uçtaki beş gözü açıktır. Batıya doğru uzanan öbür gözlerin arası kapatılarak caminin Şafiiler bölümü haline getirilmiştir.
Yapıya dışarıdan bitişik minare avlunun kuzeydoğu köşesindedir ve yalnızca kare planlı pabuç bölümünün güney cephesş camiyle aynı dönemde yapılmıştır. Çeşitli yatay silmeler ve bunların arasındaki alanlarda kalan kabartma bezemelerle kaplı silindirik gövde, demir parmaklıklı bir şerefeyle son bulur. Şerefeyi izleyen petek çok kısadır ve külah yerine dilimli bir kubbeyle örtülüdür. Eskiden bu minarenin tepesinde sivri bir külahın yer aldığını, ayrıca caninin ikinci bir minaresinin bulunduğunu yazan kaynaklar vardır.
Osmanlı mimarlığının ilk dönemlerinde, ters T’yi andıran, ibadet alanı, uzun ekseni kıble yönünde olan cami