Jules Mazarin

Jules Mazarin

Jules Mazarin, Kral XIV. Louis’nin hükümdarlığının ilk yıllarında Fransa baş­bakanı (1643-61) .

Jules Mazarin

Jules Mazarin, Richelieu’nün çabalarını sürdürerek, dışta Fransa’nın Avrupa’da üs­tünlüğü ele geçirmesi, ülke içinde ise mo­narşiye yönelik muhalefetin gücünün kırıl­ması için çalışmıştır.

Papalık Devletleri’ndeki Hizmetleri

Babası Pietro Mazzarino, Colonna ailesinin hiz­metinde çalışan Sicilya asıllı bir Romalıydı. Soylu bir Toscana ailesinden gelen annesi Ortensia Bufalini ise Colonna ailesiyle uzaktan akrabaydı. Roma’daki Cizvit oku­luna başlayan Mazarin bu okulda parlak bir öğrenci oldu. Bir süre sorıra Colonna aile­sinden bir gençle birlikte İspanya’ya gitmek üzere Roma’dan ayrıldı. İspanya’da, Alcala de Henares Üniversitesi’nde (bugün Madrid Complutense Üniversitesi) hukuk öğrenimi­ni tamamladıktan sonra Roma’ya döndü.

1624’te Colonnaların izniyle papalık ordu­sunda yüzbaşı oldu. Çok geçmeden Vati­kan’ın hizmetinde diplomatik göreve başla­dı: 1628’de de papanın Milano’daki özel temsilcisi (legatus) G. F. Sacchetti’nin sek­reterliğine atanarak siyasal yaşamda ilk kez etkin bir rol oynama fırsatını elde etti.

Jules MazarinMazarin, Mantova tahtına kimin geçeceği konusunda anlaşamayan İspanya’yla Fransa arasında başlayan savaş sırasında, Kardinal Antonio Barberini tarafından Kardinal Ri­chelieu’yle görüşmelerde bulunmak üzere Fransa’ya gönderildi (Ocak 1630). Richelieu’ nün kişiliğinden çok etkilenen Mazarin’in, iki ordu arasındaki çarpışmaları durdurmak için harcadığı çabalar geniş bir çevrede yankı uyandırdı. İspanyollar sonunda Casa­le kuşatmasını kaldırdılarsa da, kalıcı barış yolunda önemli bir adım atılamadı. Maza­rin’in 19 Haziran 1631’de imzaladığı Che­rasco Antlaşması’yla Mantova tahtına Fran­sızların adayının çıkması, yalnızca Fran­sa’yla Savoie arasındaki anlaşmazlıklara çözüm getirdi.

1632’de Roma’ya döndükten sonra Papa VIII. Urbanus’un küçük yeğeni Kardinal Barberini’nin koruması altına giren Maza­rin, çok geçmeden koruyucusu aracılığıyla sanatçı, ressam ve müzikçilerden oluşan bir çevreye girdi. 1634’te ise gene Barberini’nin çabaları sonucunda Fransız sarayına elçi (nuncio) olarak atandı. Fransa’da Riche­lieu’yle yakın ilişki içine girerek kısa sürede nüfuzlu çevrelerin güvenini kazandı. Bu arada VIII. Urbanus’un kendisine verdiği İspanya’yla Fransa arasında barış sağlama görevini yerine getirmek için de yoğun çaba harcadı. Bu nedenle, Richelieu’nün Mayıs 1635’te Fransa’yı Otuz Yıl Savaşları’na sokma kararını üzüntüyle karşıladı.

1914’de kurulan Federal Rezerv Sistemi’nin kurucusu ve başkanı, ABD hazine bakan

 

Papanın özel temsilcisi sıfatıyla önce Avig­non’a, ardından da Roma’ya (Aralık 1636) çağrılan Mazarin, Richelieu ve danışmanı Peder Joseph’le yürüttüğü yazışmalar yo­luyla Fransız siyasal yaşamı üzerindeki etkisini korudu. Öte yandan dostu olan Kardi­nal Barberini, Kardinal Nicholas Bagni ve Kardinal Alessandro Bichi’yle birlikte papa­lık sarayındaki Fransız hizbini yönlendirdi. Fransa Kralı XIII. Louis, Mazarin’in bu çabalarını ödüllendirmek için 1638’de onu kardinal adaylığına önerdi. Ayrıca kilisenin Mazarin’e maaş bağlamasını ve mülk bağış­lamasını sağladı.

Mülklerinin gelirinden ya­rarlanabilmesi için 1639’da Fransız yurttaşlığına kabul edilen Mazarin, sonunda XIII. Louis’nin çağrısına uyarak Paris’e döndü (5 Ocak 1640). İspanyol hizbinin Roma’da güçlenmesinin yarattığı düş kırıklıtının da etkisiyle, kısa süre sonra papanın hizmetin­den ayrılıp Fransa’nın hizmetine girdi.

Fransa başbakanı Jules Mazarin

Mazarin’in en büyük özlemi, Katolik Avrupa devletleri arasında­ki rekabete son vermekti. Mayıs 1643’te XIII. Louis’nin ölmesi üzerine Kral XIV. Louis’nin naipliğini üstlenen Anne d’Aut­riche tarafından, Richelieu’nün ölümüyle (Aralık 1642) boşalmış olan başbakanlık görevine getirilmesiyle, bu amacını gerçek­leştirmek için gereksindiği gücü elde etti. Göreve başladıktan hemen sonra 10 Nisan 1644’te Vestfalya’daki Münster’de başlayan barış görüşmelerini hızlandırmak için hare­kete geçti.

Barış çabalarında, üzerinde tam bir denetime sahip olduğu bir grup becerikli
diplomatın yanı sıra Conde 4. prensi II. Louis de Bourbon ve Henri de Turenne gibi son derece yetenekli generallerden yardım görüyordu. Bu generallerin İspanyollar ve Kutsal Roma-Germen İmparatorluğu bir­likleri karşısında kazandığı parlak zaferler, Almanya’da savaşı sona erdiren Vestfalya Barışı’nın (Ekim 1648) imzalanmasında önemli rol oynadı.

Ama Fransa’yla İspanya arasındaki savaş hala sürüyordu. Almanya ise her an yeni­den savaşa katılabilirdi. Mazarin, Habsburg imparatorunun gücünün zayıflamasından yararlanarak Fransa’yla Fransa sınırına komşu Alman devletleri arasında Ren Birli­ği adlı bir savunma ittifakı kurmayı başardı (Ağustos 1658). Ama Felemenk Cumhuri­yeti’yle Ocak 1648’da ayrı bir barış antlaş­ması imzalamış olan İspanya, bundan aldığı cesaretle barışa yanaşmadı. İspanya’yı barı­şa zorlamak için savaşı sürdüren Mazarin, Dunes Çarpışması’ndan (14 Haziran 1658) sonra İspanyollardan alınan Dunkirk Kale­si’ni İngilizlere bırakarak İngiltere ‘yle itti­fak kurdu (23 Mart 1657).

Sonunda, 7 Kasım 1659’da Pireneler sını­rında imzalanan kapsamlı bir antlaşmayla İspanya’yla barış sağlandı. Mazarin’in ara­buluculuk çabaları sonucu imzalanan Oliva (3 Mayıs 1660) ve Kopenhag (6 Haziran 1660) antlaşmalarıyla Lorraine’in Dük III. (ya da IV.) Charles’a geri verilmesini öngö­ren Paris Antlaşması da (28 Şubat 1661) Avrupa’nın geri kalan kesimine barış getirdi.

Mazarin, Avrupa’da savaş sürerken, bir yandan da saray entrikalarının önüne geç­mek ve savaş harcamalarını karşılamak için gerekli mali kaynakları yaratmak üzere harekete geçti. Ama varlıklı Parislilerden alınan yeni vergiler huzursuzluktan artıra­rak Fronde olarak bilinen ayaklanmala­rın başlamasına yol açtı (1648). Paris Parle­ment’ının (Yüksek Mahkeme) başını çektiği Fronde ayaklanmaları büyük soylular ara­sında hızla yayıldı. Mazarin’in aleyhine yazılmış kışkırtıcı broşürlerin etkisiyle, halk eyaletlerde kısa süre içinde ayaklanmayı desteklemeye başladı. Karışıklıklar sırasın­da iki kez saraydan ayrılmak zorunda kalan Mazarin, başbakanlığını ancak Anne d’ Aut­riche’le Kral XIV. Louis’nin kendisine bes­ledikleri güven sayesinde koruyabildi.

Fronde ayaklanmaları 1653’te kesin olarak bastırıldı. Mazarin ertesi yıl taç giyen XIV. Louis’nin devlet yönetimi konusunda dene­yim kazanmasında ve Jean-Baptiste Col­bert, Nicholas Fouquet, Hughes de Lıonne ve Michel Le Tellier gibi büyük devlet adamlarının yetişmesinde önemli rol oyna­dı. Öte yandan yönetim birimlerinde kralın temsilcisi olarak görev yapan intendant’la­ra yargı, güvenlik ve malıye alanlarında yeniden yetki tanıyarak ayaklanmalar sıra­sında güvenilir olmadıkları anlaşılan eyalet valilerinin gücünü kısıtladı. Böylece 1658’deki Sologne Ayaklanması gibi halk ayaklanmalarında bile şiddete başvurmaksı­zın düzeni korumayı başardı.

Sanat ve edebiyata meraklı bir kişi olan Mazarin, değerli koleksiyonlar toplamış ve Paris’teki evini (bugün Ulusal Kitaplık) İtalyan sanatçıların yapıtlarıyla süslemiştir. Özel kitaplığı ise bugün Fransız Enstitüsü adını taşıyan sarayda korunmaktadır. Krali­yet Resim ve Heykel Akademisi’nin (1648) kurucusu olan Mazarin’in başbakanlığı sıra­sında birçok edebiyatçı maaşa bağlanmıştır.

Göz kamaştırıcı ışık vererek yanan fişek

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Article
Mazak

Mazak

Next Article
Mazatekler

Mazatekler

Related Posts