Luvi dili, eskiden Anadolu’nun güneyinde ve Suriye’nin kuzeyinde konuşulan, HintAvrupa ailesine bağlı ölü dil.
Hitit, Lidya ve Pala dillerinin yakın akrabası, Likya dilinin de atasıdır. Luvi dilinde günümüze ulaşan en önemli belgeler, başkent Hattuşa’da (Boğazköy) ele geçen Hitit arşivindeki çiviyazılı tabletlerin Luvili (Luvi dilinde) işaretli bölümleridir. Bu bölümler, bazı tanrılar için yapılan törenlerde okunan parçalardan oluşur. Çivi yazısıyla yazılmış Luvi dili üzerine ilk çalışma, 1922’de Emil Forrer tarafından yapılmıştır.
Hitit tabletlerindeki Luvi diliyle yazılmış çivi yazılı bölümlerden başka, günümüze bir de hiyeroglifle yazılmış yazıtlar ulaşmıştır. Hiyeroglif Luvi dili (genellikle de Hiyeroglif Hitit dili) olarak bilinen bu dilin ilk örnekleri İÖ. 1700 ve 1600’lerden kalma Hitit mühürleri üstünde görülür. Bu dille yazılmış en son belgeler ise İÖ.8. yüzyılın son çeyreğine tarihlenir. Hiyeroglif Luvi dili 1930’larda hemen hemen tümüyle çözülmüş, 1947’de Karatepe’de ele geçen, Hiyeroglif Luvi ve Fenike dillerinde yazılı ikidilli yazıtlar da bu dilin anlaşılabilmesi için yeni bilgiler sağlamıştır. Hiyeroglif Luvi dili bir Doğu Luvi lehçesi, çivi yazısıyla yazılan dil ise bir Orta Luvi lehçesi olarak sınıflandırılır. İÖ y. 600-200 arasında alfabetik bir yazı sistemiyle yazılan Likya dilinin bir Batı Luvi lehçesinden türediği sanılmaktadır.
Yidiş dilinde basılmış bilinen ilk kitap