Maoriler, Yeni Zelanda’nın Polinezya kökenli yerli halkı. Kendi sözlü geleneklerine göre, IS y. 1150’de başlayan göçlerle Yeni Zelanda’ya gelmişlerdir.
Genellikle Tahiti olduğu düşünülen efsanevi Hawaiki’ den gelen “büyük donanma”nın 14. yüzyılda buraya ulaşmasıyla, bu göç dalgasının son bulduğuna inanılır. Arkeolojik bulgular, ülkede yerleşimin en azından 800’de, hatta büyük olasılıkla daha önce başladığını göstermekteyse de, bu geleneksel tarih, toplumsal örgütlenmeyi önemli ölçüde etkilemiştir. Bir Maori kabilesinin (iwi) bütün üyelerinin, ana, baba ya da her ikisi tarafından tek bir ataya dayandığı kabul edilir, kabile üyeleri ortak geleneksel şeflere (ariki) bağlı olurdu. Günlük yaşam içinde en çok önem taşıyan toplumsal gruplar hapu (alt-kabile) ve geniş aileydi (whaanau).
Çoğunlukla içten evlenmenin geçerli olduğu hapu, toprağın mülkiyetini elinde tutan temel gruptu.
Yakın geçmişte Maoriler avcılık, toplayıcılık ve tarııma dayalı ekonomiden, sanayileşmiş Yeni Zelanda toplumuna tam katılıma doğru bir geçiş yaşamıştır. 20. yüzyılın ikinci yarısındaki istatistiklere göre, Yeni Zelanda nüfusunun yüzde 9’u Maoridir ve bunların yüzde 80’den çoğu kentlerde yaşamaktadır. Maorilerle Avrupalılar arasında evlilikler de, özellikle gençler arasında giderek artmaktadır. Öte yandan Maorilerin çoğu, hala düşük ücretli ve niteliksiz işlerde çalışmaktadır. Bunda eğitim yetersizliğinin rolü düşünülerek 1961’de Maori Eğitim Vakfı kurulmuştur. Kurumun bir ölçüde etkili olmasına karşın, Maori çocuklarının eğitimde gösterdiği haşan henüz öbür Yeni Zelandalılann düzeyinde değildir. Bu yüzden pek az Maori yüksek statü sağlayan mesleklerde çalışabilmektedir.
Maoriler, hem belli ölçüde varlığını sürdüren ayrımcılığa karşı mücadele etmek, hem de kendi kültürel kimliklerini korumak durumunda kalmıştır. İki toplum arasındaki evlenmeler sonucu, günümüzde pek çok Maorinin soyunda Avrupalılar vardır. Hatta Maori kimliğine en sıkı sarılanlar arasında, Avrupalı akrabası olanların önemli bir yer tuttuğu söylenebilir.
Yakın tarihte, Maoriler arasında iki önemli siyasal hareket gelişti. 19. yüzyılda, güçlü kabilelerin birleşmesiyle doğan Maori Kral Hareketi‘nin amacı, hükümetin toprak politikasına karşı Maori varlığını koruyabilmekti. Ama Maori Savaşları‘ndan sonra hareket dağıldı. 19. yüzyıl sonları ile 20. yüzyıl başlarındaki Genç Maori Partisi ise, Maorilerin Batılılaşmasını ve egemen pakeha (beyaz) kültürünün bir parçası olmasını amaçlıyordu. Partinin önderleri, Batı kültürü içinde yetişmiş Maorilerdi. Bunlar sonradan çeşitli devlet görevleri, hatta “sir” unvanı aldılar. Konumlarının da yardımıyla, özellikle sağlık ve eğitim alanlarında bazı hizmetler götürmeyi başarmalarına karşın, Maori toplumundan fazla destek toplayamadılar.
Atalara duyulan saygı, aile toprağı üzerinde hak sahibi olmak ve ataların köyünde taangata whenua, yani aynı toprağın insanı sayılmak, Maori geleneğinde önemli yer tutar. Bu yüzden Maoriler toprak sorunu konusunda her zaman çok duyarlı olmuştur.
19. yüzyıldaki baskıların ve savaşların da etkisiyle, toprak yasalarında herhangi bir değişiklik yapma girişimi tepkiyle karşılanmaktadır. Eskiden, “Maori toprağı” olarak tanımlanan yerler yalnızca sahipleri tarafından ve özel bir mahkemenin onayıyla satılabiliyordu. Sonradan çıkarılan yasalarla, Maorilerin atalarından kalan toprakları satmaları kolaylaştırıldı. Oysa Maoriler için toprak, sonraki kuşaklar adına emanet olarak korunan bir şeydir ve mülkiyet kişisel bir tasarruf hakkını değil, atalardan kalan emaneti daha iyi biçimde koruyup değerlendirme olanağını ifade eder.
Maori gelenek ve görenekleri günümüzde de canlılığını korumaktadır. Maoriler bütün toplantılarda kendi dillerinde hitabet yeteneklerini sergiler, oyunlu şarkılar söyler, birbirlerini burun buruna sürtünerek (hongi), bazen de törensel bir meydan okumayla selamlarlar. Yemekler önceden ısıtılmış taşların üstüne konan toprak fırınlarda (haangi) pişirilir. Geleneksel oymacılık sanatı, köylerde tören ve toplantı merkezi olarak kullanılan yapılarda yaşatılmaktadır.
Maoriler 19. yüzyıl ortalarından beri Yeni Zelanda Parlamentosu’nda yer almaktadır. Parlamentodaki toplam 95 sandalyeden dördü Maorilere ayrılmıştır. Maori soyundan geldiğini bildiren bütün seçmenler, Maori temsilcilerin seçimi için oy kullanabilir. Ama ya Maori seçmeni ya da Maori olmayan (genel) seçmen olarak kütüğe kaydolrriak durumundadırlar