Mayalar, Meksika’nın güneyi, Guatemala ve Belize’nin kuzeyini oluşturan topraklarda hemen hemen kesintisiz bir alana yayılmış Mezo-Amerika (Meksika, Orta Amerika ve Batı Hint Adaları) Yerlileri.
Meksika ve Orta Amerika’daki İspanyol istilasından önce, Batı Yarıküre’nin en büyük uygarlıklarından birini kurmuşlardır. Büyük taş binalarla piramit biçimli tapınaklar, altın ve bakır işleri ile bir bölümü çözülmüş olan Maya hiyeroglif yazısı, tarıma dayanan bu uygarlığın ürünleri arasındadır.
Mayalar, daha İÖ 1500’de köylerde ilkel tarım yöntemleriyle mısır, fasulye ve kabak yetiştiriyordu. İnşa ettikleri tören merkezleri, İS 200’de, tapınakları, piramitleri, sarayları ve meydanları bulunan kentlere dönüşmüştü. Ayrıca bir hiyeroglif yazı sistemi ile çok gelişmiş takvim ve astronomi sistemleri oluşturuldu. Taşocakları da işleten Mayalar, çıkardıkları büyük miktarda yapı taşını, volkan camı gibi daha sert kayaçları kesmekte kullanırlardı.
Temel olarak bitki örtüsünü yakıp tarla açarak tarım yapmakla birlikte, sulama ve teraslama gibi ileri yöntemler de uyguladılar. Yabani incir ağacının iç kabuğundan ürettikleri kağıdı kullanarak hiyeroglifle yazdıkları kodekslerden birkaçı günümüze ulaşmıştır. Mayaların ayrıca zengin bir heykel ve kabartma geleneği vardı. Mimari yapıtların yanı sıra taş yazıt ve kabartmalar, Mayalarla ilgili temel bilgi kaynaklarıdır. İlk dönemlerinde Maya kültürü, kendinden önceki Olmek uygarlığının etkilerini taşıyordu.
Maya uygarlığının en parlak dönemi İS 250 dolayında başladı ve arkeologların klasik olarak adlandırdığı dönem, yaklaşık 900’e değin sürdü. Bu dönemde Mayalar, her birinin nüfusu 5-50 bin arasında değişen 40’tan fazla kent kurmuştu. Tikal, Uaxactün, Copan, Bonampak, Palenque ve Rio Bec, bunların en büyükleriydi. En kalabalık oldukları dönemde Maya nüfusunun 2 milyona ulaştığı sanılmaktadır. Bunun büyük bölümü, günümüzde Guatemala sınırları içinde kalan düzlüklerde yaşıyordu.
900’den sonra klasik Maya uygarlığı, bilinmeyen bir nedenden ötürü hızla çöktü ve boşalan kentlerle tören merkezleri ormanlarla kaplandı. Ama klasik sonrası dönemde (900- 1519), Chichen Itza ve Mayapan gibi, Yucatan Yarımadasının dağlık bölgelerinde kurulmuş kentler, nüfusları giderek azalan büyük ova kentlerinin tersine gelişimlerini sürdürdü. 16. yüzyıl başlarında İspanyollar bölgeyi istila ettiğinde, Mayaların çoğu köylerde tarım yaparak yaşamakta ve atalarının dinsel uygulamalarını sürdürmekteydi.
Mayalardan günümüze kalan büyük kentler ve tören merkezlerinde, kireçtaşı bloklardan yapılmış birçok piramit biçimli tapınak ve saray bulunur. Bu yapıların duvarları, çeşitli olayları aktaran, törensel ya da astronomik anlamlar taşıyan kabartma ve yazıtlarla bezelidir. Bütün bunlar, Maya uygarlığının Amerika kıtasının öbür yerli kültürleri içindeki üstün konumunu ortaya koymaktadır. Gene de Maya toplumunun gerçek yapısı, tarihi ve hiyerogliflerin anlamı, İspanyol istilasından yüzyıllar sonra anlaşılmaya başlamıştır.
Eski Maya yerleşmelerinde ilk sistemli araştırmalar 1830’larda başladı; 20. yüzyılın başları ile ortalarında da, Maya yazı sisteminin küçük bir bölümü çözülebildi. Bu çalışmalar sonucu Maya dininde Güneş, Ay, Yağmur ve Mısır tanrıları gibi doğa tanrılarının bulunduğu anlaşıldı. Ayrıca son derece ayrıntılı törensel uygulamalardan sorumlu bir ruhban sınıfı vardı. Matematik ve astronomideki çarpıcı gelişme de Maya diniyle yakından ilişkili, hatta onun ayrılmaz bir parçasıdır. Basamaklı yazım sistemi ve sıfırın kullanılması, matematikte ulaşılan aşamayı göstermektedir. Çok karmaşık bir takvim sistemi (Maya takvimi) geliştiren Maya astronomları, Ay ile Venüs’ün konumunu doğru olarak gösteren tablolar yapmış ve Güneş tutulmalarını önceden saptamayı başarmışlardı.
20. yüzyılda hemen hemen tümüyle çözülen Maya hiyerogliflerinde genellikle hanedanların tarihi ve kentler arasındaki savaşlar anlatılır. Bu hiyerogliflerden, işkence ve insan kurban etmenin ayinlerde önemli yer tuttuğu anlaşılmaktadır. Maya inanışına göre dindarlığın ifadesi olan bu uygulamalar bereketi güvence altına alır ve tanrıların gazabını yatıştırır; bu dinsel gerekler yerine getirilmezse evrende düzensizlik ve kargaşa baş gösterir. Bu yüzden özellikle savaş esirlerinin işkenceye uğradığı, sakat bırakıldığı ve kurban edildiği anlaşılmaktadır. Ayrıca insan kanının tanrıları besleyeceği ve onlarla ilişki kurmak için kan dökülmesi gerektiği yolundaki inançtan ötürü Maya hükümdarları, halkları ile tanrılar arasındaki aracılar olarak, ayinlerde kendi kanlarını akıtmış ve kendi kendilerine işkence etmişlerdir.
16. yüzyılın son çeyreği ile 17. yüzyılda egemen olmuş, bugünkü Lübnan’ın temellerini atan Dürzi Hanedanı.
Günümüz Maya halkları, dil ve coğrafya temelinde şu gruplara ayrılabilir:
1) Meksika’nın Yucatan Yarımadası ile Belize’nin kuzey, Guatemala’nın kuzeydoğu kesimlerinde yaşayan Yucatan Maraları (Yukatekler),
2) Meksika’nın güneyinde, Usumacinta Irmağı ile Guatemala sınırı arasındaki topraklarda, daha az bir bölümü de Belize ile Guatemala’da yaşayan ve çok küçük bir nüfus oluşturan Lakandonlar,
3) Guatemala’nın doğu ve orta kesimlerindeki dağlık bölgede yaşayan Kiçe halkları (Kekçiler, Pikomohiler, Pokomamlar, Uspantekler, Kiçeler, Kakçikeller, Tsutuhiller, Sakapultekler ve Sipakapalar),
4) Guatemala’nın batısındaki dağlık bölgede yaşayan Marn halkları (Marnlar, Tekolar, Aguakatekler ve Iksiller),
5) Aynı bölgedeki Huehuetenango ilinde ve Meksika’nın buraya bitişik yörelerinde yaşayan Kanhobal halkları (Motozintlekler, Tuzantekler, Hakaltekler, Akatekler, Toholaballar ve Çuhlar),
6) Meksika’nın güneyindeki Chiapas eyaletinde yaşayan Tsotsiller ve Tseltallar,
7) Chiapas’ın kuzeyi ile Tabasco’da, Çontal ve Çol dilleri konuşan Çol halkları ile Guatemala’ nın doğu ucunda yaşayan, aynı dil grubundan Çortiler,
8) Meksika’nın ortadoğu kesimindeki Veracruz eyaletinin kuzeyinde ve bitişiğindeki San Lufs Potosf’de yaşayan Huastekler.
Mayalarda temel kültürel ayrım, dağ ve ova kültürleri arasındadır. Yucatan Mayaları, Lakandonlar ve Çontallar ile Çollar ova topluluklarıdır. Dil ve coğrafya bakımından tümüyle ayrı bir topluluk oluşturan Huastekler, kültürel anlamda hiçbir zaman Maya sayılmamıştır. Bunların dışındaki Mayalar da, Guatemala’nın dağlık bölgelerinde kendi kültürlerini geliştirmiştir.
Günümüzde de başlıca uğraşı tarım olan ve bir köyün çevresinde örgütlenmiş topluluklar halinde yaşayan Mayalar en çok mısır, fasulye ve kabak yetiştirirler. Maya köyleri kalıcı yerleşim merkezleri de olabilir, ama çoğu zaman halk, bayram ve pazar günleri dışında çiftlik evlerinde yaşar; köydeki evler ve ortak kullanılan binalar genellikle boş kalır. Tarım çapayla, toprağın sert olduğu yerlerde kazmayla yapılır. Yucatan Mayaları genellikle domuz ve tavuk, bazen de toprağı sürme işinde yararlanmak üzere öküz yetiştirirler. El sanatları, evde kullanılan aletlerin yapımına yöneliktir. Ama tarımsal ürünün bir bölümü gibi bazı el sanatı ürünleri de pazarda satılır.
Erkekler giderek artan ölçüde hazır giysilere yönelmekle birlikte, kadınlar geleneksel giyim tarzını korumaktadır. Ama eskiden yaygın olan yün eğirme ile örücülük işleri azalmıştır ve giysilerin çoğu fabrikada dokunmuş kumaşlardan yapılır.
Mayaların hemen hemen tümü Katolikliği benimsemiştir, ama bu inancın temelini kendi pagan dinleri oluşturur. Hıristiyanlıktaki azizler ve öbür kutsal kişiler genellikle Maya tanrılarıyla özdeşleştirilir. Ayrıca her iki dinin ayin ve kutlamaları uygulanmaktadır.