Patrice Lumumba

Patrice Émery Lumumba, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin (bugün Zaire) ilk başbakanı, Afrikalı milliyetçi önder ( d. 2 Tem­muz 1925; Onalua, Kasai, Belçika Kongosu – ö. Ocak 1961, Katanga (bugün Shaba], Kongo).

Bel­çika’nın müdahalesiyle gelişen bölgeci ayak­lanmalar sırasında zorla görevden uzaklaştı­rılmış, ardından ayrılıkçı kuvvetlere teslim edilerek acımasızca öldürülmüştür.

Küçük Batetela kabilesinden gelen Lu­mumba, bir Protestan misyoner okulunda iki yıl okuduktan sonra Kindu-Port-Empa­in’e (bugün Kindu) giderek bir kalay şirke­tinde çalışmaya başladı. Orada Batı kültü­rünü benimsemiş Afrikalıların devam ettiği kulübün etkin üyeleri arasına girerek yerel gazetelere çeşitli şiir ve denemeler yazdı. Belçika yurttaşlığı için yaptığı başvurunun kabul edilmesi üzerine Leopoldville’e (bu­gün Kinşasa) yerleşerek posta memuru olarak çalışmaya başladı. Daha sonra Stan­leyville (bugün Kisangani) posta müdürlü­ğüne muhasebeci olarak atandı. Orada da çeşitli yayın organlarında yazıları çıktı.

1955’te Belçika işçi sendikaları konfederas­yonlarından bağımsız bir memur sendikası­nın bölge başkanı oldu. Aynı yıl Kongo’ daki Belçika Liberal Partisi’ne girerek etkin bir görev aldı. 1956’da sömürgeler bakanının çağrılısı olarak Belçika’nın tanı­tımını amaçlayan bir geziye katıldı. Dönü­şünde postanedeki bir zimmet olayına ka­rıştığı gerekçesiyle tutuklandı. Ertesi yıl 12 ay hapis ve para cezasına çarptırıldı.

Hapisten çıktıktan sonra siyasette daha etkin biçimde yer aldı. Ekim 1958’de ülke düzeyinde ilk siyasal parti olan Kongo Ulusal Hareketi’ni (MNC) kurdu. Aralık ayında Accra’da (Gana) toplanan ilk Afrika Halkları Konferansı’na katıldı. Afrika kıta­sının çeşitli yerlerinden gelen milliyetçilerle tanıştı ve konferansın oluşturduğu sürekli organın üyeliğine seçildi. Konferansın Panafrikanist havası daha militan bir tutu­ma yönelmesinde önemli rol oynadı.

Bu sırada Belçika hükumeti Aralık 1959’da yapılacak yerel seçimlerin ardından beş yıl içinde Kongo’nun bağımsızlığa ka­vuşmasını öngören bir program açıkladı. Bunu bağımsızlık verilmeden önce iktidara kukla yöneticiler getirmeye yönelik bir girişim olarak değerlendiren milliyetçi çev­reler, seçimleri boykot edeceklerini açıkla­dılar. Boykot kararı üzerine Belçikalı yetki­liler daha baskıcı bir politika izlemeye başladı. 30 Ekim’de ‘Stanleyville’de çıkan çatışmada 30 kişi öldü. Lumumba ayaklan­mayı başlatmakla suçlanarak tutuklandı.

Taktik değiştirerek seçimlere katılma ka­rarı alan MNC, Stanleyville’de oyların yüz­de 90’ını alarak büyük bir zafer kazandı. Ocak 1960’ta Belçika hükümeti, siyasal değişiklikleri tartışmak üzere Brüksel’de bütün Kongo partilerinin çağrıldığı bir Yu­varlak Masa Konferansı düzenledi. MNC temsilcilerinin Lumumba olmadan toplantı­ya katılmayacaklarını bildirmeleri üzerine Lumumba serbest bırakıldı ve uçakla Brük­sel’e getirildi. Toplantı sonunda mayısta seçimlerin yapılması ve 30 Haziran’da ba­ğımsızlığın ilan edilmesi karara bağlandı. Çok sayıda partinin katıldığı seçimleri MNC büyük bir farkla kazandı. Ulusal önder konumuna gelen Lumumba’nın iktidar ol­masını engellemeye yönelik çabalar sonuç­suz kaldı ve Lumumba 23 Haziran 1960’ta Cumhurbaşkanı Kasavubu önderliğindeki Bakongo Birliği’yle (Abako) bir koalisyon hükümeti kurdu.

Bağımsızlıktan birkaç gün sonra, Belçikalı komutanlarına karşı çıkan bazı ordu birlik­leri ayaklandı. Karışıklıklar sırasında, Kon­go’nun zengin maden bölgesi Katanga’da ayrılıkçı bir hareket başladı. Belçika hükü­meti, yurttaşlarını koruma gerekçesiyle böl­geye asker gönderdi. Ama Katanga’ya ula­şan Belçika birlikleri, Moise Tshombe’nin ayrılıkçı yönetimini desteklediler.

Kongo, Birleşmiş Milletler’e (BM) başvu­rarak Belçika birliklerinin sınır dışı edilmesi ve iç barışın yeniden kurulması için yardım talebinde bulundu. Lumumba, başbakan olarak, karışıklıklara son vermek için elin­den gelen her çabayı gösterdi. Ama ordu­nun iktidara bağlılığı çok zayıf, sivil bür9k­rasi de eğitimsiz ve deneyimsizdi. Öte yandan ülkeye gönderilen BM barış gücü hükümete tepeden bakan, başına buyruk bir odak durumuna geldi. Hükümetin taba­nını oluşturan siyasal ittifaklar her an dağıl­maya açıktı. Sonuçta Belçika birlikleri ülke­den çıkmadı ve Katanga’daki ayrılıkçı hare­ket ayakta kaldı.

BM barış gücünün Katanga ayaklanmasını bastırmak için yardım etmeye yanaşmaması üzerine Lumumba Sovyetler Birliği’ne baş­vurarak birliklerini Katanga’ya taşıyabil­mek için uçak göndermesini istedi. Ayrıca ağustosta Leopoldville’de toplantıya çağır­dığı bağımsız Afrika devletlerinden kendisi­ni desteklemelerini istedi. Bu gelişmeler özellikle Batılı devletleri ve koalisyon hü­kümetinde daha ılımlı bir çizgiyi temsil eden ve bölgelere sınırlı özerklik tanınmasını savunan Cumhurbaşkanı Kasavubu’nun yandaşlarını tedirgin etti.

Cumhurbaşkanı Kasavubu 5 Eylül’de Lu­mumba’yı görevden aldı. Lumumba Kasa­vubu’nun buna yetkisi olmadığını ileri sü­rünce, ortaya meşru merkezi hükümet ol­duğunu savunan iki grup çıktı. 14 Eylül’de Kongo ordusu genelkurmay başkanı Albay Joseph Mobutu yönetime el koyarak Kasa­vubu’yla anlaştı. Ekimde, BM Genel Kuru­lu Kasavubu hükümetini tanıdı. Afrika devletleri ise bu konuda iki karşıt kampa bölündü.

Lumumba kasımda BM korumasında bu­lunduğu Leopoldville’den yandaşlarının de­netimindeki Stanleyville’e geçmeye çalıştı. Kasavubu ‘nun kuvvetleri tarafından yaka­landı ve 2 Aralık’ta tutuklandı. 17 Ocak 1961’de ayrılıkçı Katanga yönetimine teslim edildi ve ağır işkenceler görerek öldürüldü. Ölümü bütün Afrika’da büyük tepkiyle karşılandı. Böylece Afrika milleyetçiliğinin simgelerinden biri durumuna geldi. Mosko­va’da yeni açılmış olan bir üniversiteye adı verildi (Patrice Lumumba Halkların Dostlu­ğu Üniversitesi). Dahası, Katanga’ya gön­derilmesinde rol oynadığı sanılan Mobutu tarafından 1966’da “ulusal kahraman” ilan edildi.

Partice Lumumba

Geride güçlü bir iz ve canlı bir anı bırakmakla birlikte Afrika milliyetçiliğine düşünce planında özgün bir katkı getirme­yen Lumumba’nın temel hedefi, birleşik bir Kongo’nun yaratılması, ülkenin kabile ya da bölge temelinde bölünmemesiydi. Bir­çok Afrikalı önder gibi Panafrikanizmi ve sömürgeci ilişkilere son verilmesini savunu­yordu. Afrika’ya özgü değerlere dönüş ve her türlü ithal ideolojinin reddi biçiminde tanımladığı “olumlu tarafsızlık” yönetimini belirleyen başlıca ilkeydi. Öne çıkmasını sağlayan en önemli özelliği ise ülke içinde ve dışında kazandığı düşmanlara karşın bağımsızlık politikasını sürdürmede takındı­ğı kararlı tutumdu. Lumumba’ya gösterilen sert tepkinin temelinde jeopolitik konumu, zenginliği, büyüklüğü ve beyazların egemenliğindeki Güney Afrika’ya yakınlığı ne­deniyle büyük önem taşıyan Kongo’nun radikal bir çizgiye yönelmesinden duyulan korku yatıyordu.

Güney Kore’nin ilk cumhurbaşkanı

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Article

Auguste ve Louis Lumière

Next Article

Lun yu

Related Posts