William Murray Mansfield (1. Kont)

William Murray Mansfield (1. Kont),  (Cean Wood), Ticaret huku­kuna önemli katkılarda bulunmuş, Büyük Bri­tanya’da King’s Bench’in (Kraliyet Yargı Kurulu) başyargıcı (1756-88) ( d. 2 Mart 1705, Scone, Perthshire, İskoçya – ö. 20 Mart 1793, Londra, İngiltere)

Stormont 5. vikontunun oğluydu. Perth’ teki Grammer School’da (orta dereceli üniversite hazırlık okulu), Westminster Okulu’nda ve Oxford’daki Christ Church College’da öğrenim gördü. 1730’da Lin­coln’s Inn’de (İngiltere hukuk eğitimi kurumu) baroya kabul edildi. Muhafız birliğinin İngiliz komutanı halk tarafından asıldığı içip Edinburgh kentinin oy verme hakkını yitirme tehlikesiyle karşılaştığı dönemde, Mansfield Edinburgh temsilcisi olarak İskoçya’da ün kazandı. Ama bir süre İngiltere’de fazla etkili olamadı. 1737′ de tüccarların, gemileri­ne yönelik İspanyol saldırılarının önlenmesi için verdiği dilekçeyi savunmak amacıyla Avam Kamarası’nda yaptığı konuşma, onu mesleğinde ön sıralara yükseltti. 1742’de başsavcı yardımcılığına atandı. 1754’te ada­let bakanı oldu, Newcastle dükünün yöneti­minde Avam Kamarası başkanlığı yaptı. 1756’da King’s Bench’in başyargıçlığına ge­tirildi, Baron Mansfield unvanını aldı. 1776’da Mansfield kontu yapıldı. Aynı yıl ayrıcalıklara getirilen sınırlamalar nedeniy­le, 1792’de yeni bir ayrıcalık beratı verilerek Caen Wood kontu Mansfield unvanını aldı.

Karar alırken kişisel ya da kamusal önyar­gılardan özenle uzak durdu. ABD’de iç savaş sürerken, Mansfield’in tek bir yargı kararıyla İngiltere’de köleliği kaldırdığı yo­lundaki yaygın kanı ise temelsizdir. Tam tersine mülkiyet yanlısı bir ticaret adamı olan Mansfield, olağanüstü taktik yetenek­lerinin tümünü kullanarak kölelikle ilgili sorunlardan kaçınmaya çalıştı. Virginia’da satın alınan, Londra’ya vardıktan sonra kaçma girişiminde bulunan James Somer­sett’in yargılandığı davadaki (1772) yargısı bile, kaçak bir kölenin bir kolonide cezalan­dırılmak üzere İngiltere’den zorla çıkarıla­mayacağıyla sınırlıydı.

Türkiye’nin ilk belgeseli Türkiye’nin Kalbi Ankara’nın yönetmeni

 

Mansfield’in Angloamerikan hukuku üze­rindeki kalıcı etkisi ticaret hukukunda belir­gindir. İngiltere’nin Amerika ve Hindistan ile uluslararası ticareti ele geçirmesini hız­landıran Yedi Yıl Savaşı’nın (1756-63) baş­langıcında Mansfield başyargıçlığa yükseldi­ği sırada, İngiliz hukuku özünde toprağı temel alan, toprağa bağlı ve mesleki geleneklere dayandınlmış bir sistemdi. Bu sistemde reform kaçınılmazdı. Mansfield’in bakış açısı, kara Avrupa’sında ticaret ve bankacılığa ilişkin özel bir kurallar bütünün­den oluşan eski sistemin sınırlarını aşıyor­du. O, uluslararası ticaret hukukunu hem gelenek, hem de hakkaniyet hukukundan oluşan genel İngiltere hukukunun bütünsel bir parçası yapmayı amaçliyordu. Bu girişi­min önemli bir bölümünü de gerçekleştire­bildi.

Mansfield, kambiyo senetleri (poliçe), bo­nolar ve henüz yeni olan banka çekleriyle ilgili hukuk kurallarını, uluslararası standart uygulamayı izleyerek geniş ve kapsamlı hükümlerle biçimlendirdi. Aynca hukuk biliminde yeni bir alan oluşturdu. O sırada yeni bir meslek olan ve merkezi Londra’da bulunan deniz sigortacılığı bir rekabet ve soğuk savaş silahına dönüşmüştü. Mansfield bu alanda örneklere dayanmak yerine tü­müyle bir bilim dalı yarattı.

Mansfield’in başarısızlıkları da vardı. 1765’te bir tüccar ya da bankerin teyitli kredisinin ya da yurtdışından keşide edilmiş poliçeleri kabul etme taahhüdünün “bedel­siz”, yani koşulsuz iadesinin geçerli olması kuralını getiren kararı, hukuktaki bedel öğretisine doğrudan bir darbe olarak değerlendirildi. Lordlar Kamarası bedel öğretisi­ni tümüyle yeniden onayladı. Mansfield, toprak devir belgelerinin “açık niyetle” yorumlanmasını sağlayarak sözcüklere asıl­sız anlamlar yükleyen teknik kuralların söz konusu niyete zarar vermesini önleme girişi­minde de ikinci yenilgisini aldı. Bu yöndeki karan 1772’de iptal edildi; 32 yıllık etkin hizmeti süresince geri çevrilen altı kararın­dan biri buydu. Gene de Mansfield yanlış­lıkla, haksızlıkla ya da alıkonulmasını hak­sız kılan başka koşullar altında elde edilen herhangi bir değerin geri verilmesi ya da devredilmesi gerektiği düşüncesini yaygın­laştırmayı başardı. Meslek yaşamı boyunca üç kez kabine üyeliğinde bulundu. 1783’te kabinedeki görevinden ayrıldı ve Lordlar Kamarası başkanı oldu. 1788’de başyargıç­lıktan istifa etti

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Article

Richard Mansfield

Next Article

Paul Manship

Related Posts