Zekat

Zekât, Arapçada “temizlik”, “iyi ve düzgün olma anlamına gelir. Müslümanlara farz olan vergi. İslamın beş şartından biridir. Zekât yükümlüsü olmanın temel koşulları, Müslüman ve özgür olmaktır. Mülkiyet hakları olmadığı için köleler yükümlü sayılmaz. Hanefi fıkıh bilginlerine göre çocuklarla akıl ve ruh hastalarının tarım ürünleri dışındaki mallarından zekât verilmez. Şafii, Maliki ve Hanbeli mezheplerine göreyse, zekât yoksulların mal üzerindeki hakkı sayıldığı için, veli ya da vâsilerince bunların mallarından da zekât verilmesi zorunludur. Zekât yükümlülüğü için, sahip olunan mallarda da bazı koşulların bulunması gerekir. Bunlar nisab, nema, mülkiyet ve tasarruf, havalan-ı havl, semeniyet, saimiyet, ticaret niyetidir. Nisab, kişinin temel giderlerinden sonra elinde kalan belli ölçüdeki fazlalıktır. Nisabın ölçüsü 96 gram altın ya da eşdeğerdeki mal ya da paradır. Nisab ölçüsünden fazla malı olan kişinin kırkta bir oranda zekât vermesi gerekir. Tarım ürünleri ile maden ve definelerde bu oran yüzde 5-10 ile yüzde 20’ye kadar değişir. Nema, malın gelir getirebilme, kazanç sağlayabilme özelliğidir. Mülkiyet ve tasarruf koşulu, kişinin mala gerçek anlamda sahip olmasını ve tasarruf hakkını elinde tutmasını belirtir. Havalan-ı havl, nisab ölçüsüne ulaşan malın üzerinden bir yıl geçmesi koşuludur, yalnızca tarım ürünlerinde bu koşul geçerli değildir. Semeniyet, sahip olunan malın değişim değeri taşımasıdır. Saimiyet, hayvanların ticari amaçla beslenmesini dile getirir. Ticaret niyeti yalnızca ticari mallar için söz konusudur. Bütün bu koşulları taşıması durumunda malın sahibi zekâtla yükümlüdür. Zekâtın verilebileceği ya da kullanılabileceği kişi ve alanlar Kuran’da fakirler, miskinler, âmiller, müellefe-i kulub, köleler, borçlular, ibnü’s-sebil ve fisebilillah biçiminde belirlenmiştir (Tevbe 60). Fakir, nisab ölçüsünde fazla mala sahip olmayan kişidir. Miskin, temel gereksinimlerini bile karşılayamayan yoksuldur. Amiller, zekât toplamak ve dağıtmakla görevli kişilerdir.

Sultan İsa Medresesi olarak da bilinen, Mardin’de yer alan tarihi Artuklu medresesi

 

Müellefe-i kulub terimi, “gönülleri İslama ısındırılacak” yeni Müslümanları ve Müslüman olmadığı halde Müslümanlara zarar vermekten kaçındırılacak kimseleri belirtir. Borçlular, borcundan fazla mala sahip olmayan kişilerdir. Zengin olduğu halde yolculuğu sırasında muhtaç duruma düşen yolcular ibnü’s-sebil tanımına girer. Fisebilillah, başta savunma, eğitim ve hayır kurumları olmak üzere Tanrı hoşnutluğunu kazanmaya yönelik tüm yatırım ve harcamaları belirtir.

Anne, baba, çocuklar gibi birinci derecede yakınlara zekât verilemez. Zekât verebileceği bir yakını olmayanların zekâtlarını en yakından başlayarak çevreye doğru yoksullara vermeleri gerekir.

Total
0
Shares
1 comment
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Article

Zekarya Kitabı

Next Article

Zembilotu

Related Posts