Zerdüşt Dini

Zerdüşt dini, Zerdüşçülük, Mecusilik olarak da bilinir, İO 6. yüzyılda İranlı peygamber Zerdüşt’ün kurduğü inanç ve ibadet sistemi. Hem tektanrıcı, hem de dualist (ikici) özellikler taşıyan bu din Yahudilik, Hıristiyanlık ve İslamı önemli ölçüde etkilemiştir. Bugün özellikle Hindistan’da Parsiler arasında varlığını sürdürmektedir. Zerdüşt dininin üyeleri için İslam kaynaklarında yer alan Mecusi adı, ilkçağda rahiplikte uzmanlaşmış Pers klanının üyelerini belirten Latince magus adının Eski Farsçadaki biçiminden Arapçaya geçmiştir.

Zerdüşt’ün İran toplumunda dinsel yenilenmeye giriştiği dönemde İran’da başlıca üç toplumsal sınıf vardı: Kabile reisleri ile rahipler, savaşçılar ve çiftçiler ile sığır yetiştiricileri. Bu sınıf yapısı dine de yansımıştı. Her sınıfa özgü tanrılar yada daevd’ lar  vardı. Sözgelimi Mitra ve Varuna’nın da içinde yer aldığı ahura’lar ilk sınıfın tanrılarıydı. Zerdüşt ise bir olasılıkla dâha önceki dönemlerde de tanrılar arasında yer alan Ahura Mazda dışındaki tanrılara tapınmayı reddeti. Zerdüşt’e göre dünya kısa süre sonra büyük bir yangın sonucunda yok olacak, yalnızca iyiyi seçenler kurtulacak ve kurulan yeni dünyada yerlerini alacaktı. Karşılık Köprüsü’nden (Çinvat peretu) geçen ruhlardan iyi olanlar yeni dünyanın kuruluşuna değin Cennet’te bekleyecek, kötüler Cehennem’e atılacaktı. En büyük tanrı olarak Ahura Mazda’ya tapınan Pers hükümdarı I. Dareios’un (hd İÖ 522-486) bu tanrıyı Zerdüşt’ün müritleri aracılığıyla mı, yoksa başka bir kaynaktan mı tanıdığı konusunda kesinlik yoktur.

Zerdüşt dininde kötülüğün temelini evrenin başlangıcında özgür iradeyle gerçekleşen bir seçim oluşturur. Bu seçimle birlikte, Ahura Mazda’nın ikiz oğulları Spenta Mainyu (Cömert ya da İyi Ruh) ile Angra Mainyu (Yıkıcı Kötü Ruh) arasında sonsuza değin sürecek bir çekişme başlamıştır. İyiliği seçen Spenta Mainyu, doğruluk, adalet ve yaşamla özdeştir; Angra Mainyu ise kötülüğü seçerek yıkıcılık, yalan ve ölümün temsilcisi olmuştur.

Çin klasik metinlerinin en eskisi kabul edilen bilgeliğin kitabı

 

Zerdüşt dini çevresinde daha sonra gelişen kozmolojinin büyük bir dramatik akış olarak gördüğü dünya tarihi her biri 3 bin yıl süren 4 dönemden oluşur. Öncesiz Zaman? da aydınlıkta duran Hürmüz’le (ya da Ormazd, Ahura Mazda’nın yeni adi) onun altında karanlıkta duran Ehrimen vardır. İlk 3 bin yılın sonunda Ehrimen, kendisini Hürmüz’den ayıran Boşluklu geçerek ona saldırır. Ehrimen’le mücadelesinin, sonlu ölçülerle gerçekleştirilmediği sürece sonsuza değin süreceğini gören Hürmüz, onunla mücadelenin süresini sınırlayan bir anlaşma yapar. Ardından Zerdüşt dininin tüm özünü içerdiğine ve duaların en kutsalı olduğuna inanılan Ahuna Vairya’yı okur. Büyük korkuya kapılan Ehrimen Cehennem çukuruna yuvarlanır ve ikinci 3 bin yılı orada geçirir. Bu dönemde Hürmüz evreni yaratmaya girişir. Önce ameşa spenta’ları da (iyiliksever ölümsüz) içeren ruhlar evrenini, ardından onun maddi karşılıkları olan gökyüzü, su, yeryüzü, bitkiler, ilk öküz ve ilk insan Gayomart’ı yaratır. Sonra da insan fravaşilerine (varoluş öncesi ruh) iki seçenek sunar: Sonsuza değin doğum öncesi durumlarında kalmak ya da bir bedene bürünüp dünyaya gelerek Ehrimen’le mücadelesinde Hürmüz’e yardım etmek. Fravaşi’ler doğmayı ve Hürmüz’le birlikte mücadeleyi seçer. Bu arada Ehrimen de altı kötü cin (daeva) ve Hürmüz’ünkine karşıt yapıda bir maddi evren yaratmıştır.

İkinci 3 bin yılın sonunda Ehrimen, ilk Kadın olan Fahişe’nin kışkırtmasıyla gökyüzüne saldırıp, Hürmüz’ün yarattığı dünyaya kötülüğü yayar. Onun öldürdüğü Gayomartın cesedinden insan soyu ile metaller, İlk Öküz’ün cesedinden de hayvanlarla bitkiler türer. Üçüncü dönemde Ehrimen maddi dünyaya egemen olursa da ondan kaçmayı başaramaz. Onu bu tuzağa düşüren Hürmüz’dür ve Ehrimen, kendi yıkımını kendi elleriyle hazırlamıştır. Son 3 bin yıllık dönem, yeryüzüne dinin gelişiyle, yani Zerdüşt’ün doğumuyla başlar. Bu dönemi oluşturan her bin yılın sonunda, Zerdüşt’ün ölümünden sonra doğan oğullarından biri onun ardılı olarak ortaya çıkacak ve dünyayı kurtarma görevini üstlenecektir. Üçüncü ve son kurtarıcı Saoşyans, son yargıyı gerçekleştirecek, ölümsüzlük içkisini dağıtacak ve yeni dünyanın yolunu gösterecektir. Böylece Sonlu Zaman, 12 bin yıllık aradan sonra, içinden koptuğu Öncesiz Zaman’a kavuşacaktır.

Zerdüşt dinine ilişkin yazılı kaynaklar iki bölüme ayrılır: Avesta dilinde yazılmış kutsal kitap Avesta ile Pehlevi dilinde ve Farsça yazılmış daha sonraki metinler.

Zerdüşt’ün kurduğu din, onun ölümünden sonra bugün Afganistan’ı oluşturan topraklara doğru güneye ve batıda Medlerle Persler arasında yayıldı. Bu arada eski dinlere özgü bazı unsurlar da canlandı, eski tanrılarla tanrıçalar yeniden tapınma konusu oldu. Ahameniş dönemine (İÖ 559-330) rastladığı sanılan bu değişim Avesta’nın son bölümünde anlatımını buldu. Büyük İskenderin Ahameniş başkenti Parsa’yı (Persepolis) fethetmesinden (İÖ 330) yaklaşık 4 yüzyıl sonra, İran hemen tümüyle Helen kültürünün etkisi altına girdi ve kendi dini de.bir kenara itildi. Ama Part İmparatorlugu’nun (İÖ 247 İS 224) sonlarında bir canlanma gerçekleşti. Ülkeyi yabancı etkisinden kurtarmayı amaçlayan Sasani hanedanı (İS 224-651) Zerdüştçülüğü resmi din yaptı. Zerdüştçü ruhban sınıf önemli bir siyasal güç kazandı ve Hıristiyanlık, Manicilik, Budacılık gibi öteki dinlere baskı uygulanmaya başladı. Gene bu dönemde derlenip kitap biçiminde düzenlenen Avesta, Pehlevi diline çevrildi ve Avesta yorumları kaleme alındı. Ahameniş döneminde zamanla Gatha’lardaki tektanrıcı sistemin yerini almış olan dualist Mazdekçilik, Sasaniler döneminde temel öğreti niteliği kazandı.

Ülkede İslam dininin yayılmasından sonra da Zerdüşt dini belli ölçüler içinde 3 yüzyıl daha varlığını sürdürme olanağı buldu. 8-10. yüzyıllarda dinsel baskılar nedeniyle Zerdüştçüler Iran’ı terk ederek başta Bombay olmak üzere Hindistan’ın çeşitli bölgelerine göç ettiler. Parsiler olarak bilinen bu cemaat, 19. yüzyıla gelindiğinde ekonomik ve kültürel bakımdan güçlü bir topluluk durumundaydı. Bu yüzyılda Parsiler İran daki son Zerdüştçü topluluk olan Gebrilerle yeniden ilişki kurdular. Parsiler ve Gebriler Zerdüşt dininin günümüzdeki temsilcileridir.

Zerdüşt ayinleri arasında tapınakta ateş ayini önemli yer tutar ve bu, dinin ayırt edici özelliğini oluşturur.

 

Total
0
Shares
Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Previous Article

Zerdeçal

Next Article

Zeus Heykeli

Related Posts